Zaun'un yakıcı kirlilikten geçilmeyen, eşitsizliğin giderek arttığı, dengesiz teknolojilerle dolu bir şehirden ibaret olmadığını söylesek? Zehirli sis katmanının altında dahası var desek? Büyünün sadece var olmaktan ziyade serpildiği, topluluğuna her şeyden çok değer veren, onu yuvası bellemiş insanları benimseyen bir yer...

Alt Koridora İstikrarlı İsabet Getiriyor

Çoğu LoL şampiyonu başlangıçta bir yaratıcı tohum olarak ortaya çıkıyor ve ekip bunu bir başlangıç noktası olarak kullanıyor. Ama farklı bir oynanış tarzından, hikâyede yer almaktan veya çok güzel bir konsept çiziminin yıldızı olmaktan ziyade Zeri, bu yolculuğa bir silah olarak başladı.

"Nişancı oyunları yüksek isabete öncelik verdikleri için çok ilginç. Ne kadar iyi hedef aldığınız önemli oluyor, hatta en önemli şeylerden biri," diye açıklıyor Oyun Tasarım Lideri August Browning. "LoL'de nişancılar çok hızlı saldırabiliyor ama birinci şahıs nişancı oyunlarındaki gibi isabet ettirme derdine düşmüyorlar. Yetenek atışlarını çok seven Ezreal buna en yakın olan şampiyonumuz ama yine de aynı şey değil. Birinci şahıs nişancı oyunlarında birini indirdiğiniz zaman aldığınız o özgün hazzı nişancılarımızla sunamıyoruz. Bu yüzden bu hissi LoL'e getirip getiremeyeceğimizi görmek istiyorduk."

LoL'de pek çok silah var ama hiçbiri August'un istediği hissiyatı yansıtmıyordu. Yani Vadi'ye yeni bir silah getirme vakti gelmişti: taarruz tüfeği.

Taarruz tüfekleri taktiksel nişancı oyunlarının yapıtaşlarından. Son raddeye kadar isabetli olmayı gerektiren keskin nişancı tüfekleri ve umarım isabet eder diyerek ateşlenen hafif makineli tüfeklerin aksine taarruz tüfekleri, yüksek hızda ve kontrollü bir şekilde ateş etme hissiyatı sunuyor. Ama bu konseptle alakalı temel bir sıkıntı vardı: Nişancılar zaten bolca sağ tıkla oynanıyorken LoL'e isabete önem veren normal saldırıları nasıl getirebiliriz?

Jinx ve Kog'Maw gibi rakibi katledene kadar saldırı hareketi komutunu kullanan şampiyonları sevmeyen yoktur. Ama sağ tık insana aniden beliren bir rakibi tam kafadan vurmanın verdiği hazzı vermiyor. Dolayısıyla, Zeri'ye yüksek isabetli nişancı tarzını yedirebilmek için August onun "normal" saldırılarını yetenek atışına çevirmeye karar verdi.

"Ya Rito, daha demin demedin mi nişancılar sağ tıksız olmuyor diye? Yetenek atışını sağ tıkla nasıl yapacağız?"

Çok basit. Zeri normal saldırılarını Q'yla yapıyor.

Duydunuz mu? Milyonlarca destek oyuncusunun ani bir aydınlanma sonucu acılarını haykırmasını dinlediniz.

"Farklı normal saldırı biçimleri olan şampiyonları sırf farklı olsunlar diye tasarlamıyoruz. O karakter olarak oynarken çok özgün bir hissiyat sunmak için bunu yapıyoruz," diye açıklıyor August. "Zeri'nin normal saldırıları kendine has çünkü birinci şahıs nişancı hissiyatını LoL'e getirmek istiyorduk. Ama bu, diğer nişancılara kıyasla daha dik bir öğrenme eğrisi olduğu anlamına geliyor. İyi bir Zeri oyuncusu tüm Q'larını tutturmak için bol bol hareket edecek ama başka nişancılardan alışık olmadığımız bir şey olduğu için bu biraz zaman alacak."

Zeri özgün silah kullanımının yanı sıra nişancı oyunlarından bir popüler mekanik daha getiriyor: hareket. "Sen aklını peynir ekmekle mi yedin, Rito?" diye isyan etmeden konuşmamıza izin verin.

Hareket oyunlar için çok yeni bir konsept değil. Hareketlilikten çok kez konuşmuştuk ama LoL'ün nişancı oyunlarından farklı bir çalışma şekli var.

Nişancı oyunlarında noktalar arasında hızla hareket etmeniz, kanatlardan çatışmalar başlatmanız ve engelli parkurlardan geçip rakiplerinizi avlamanız (ya da duvardan vuracağım diye şarjörünüzü boşa harcamanız) gerekiyor. Ve LoL'ün ışınlanmalar, yan çatışmalar ve bazen boş yere rakibe skor veren oyuncular açısından bir eksiği olmasa da bunlar, nişancı oyunlarında nedense hep sizin takımınıza gelen o "ya hep ya hiç" oyuncularının hissiyatını yansıtmıyor. Yani Zeri'nin LoL şampiyonu olurken bir yandan da o aksiyona koşan ve yüksek hareketlilik içeren oynanış tarzını yansıtacak bir şeye ihtiyacı vardı.

Konsept Tasarımcısı Nancy "Riot Sojyoo" Kim, Zeri için bir dizi taslak çizdi. Aralarından bir tanesinde basit bir ilave vardı: patenler.

"Başta Zeri'nin patenleri olması fikrini hiç sevmemiştim," diye gülerek belirtiyor August. "Ama hareketliliği havalı biçimlerde yansıtma yöntemlerini düşününce aslında gayet makul olabileceklerini fark ettim. Zaun civarındaki borular üzerinde paten yapan Zeri'yi gözümün önüne getirebiliyordum. Bir duvar veya platformun tepesine çıkıp en aşağısına kadar kaydığınız kaykay oyunları geldi hemen aklıma. Ve evet... Zeri bunu yapabiliyor. Oyundaki tüm duvarları kayarak geçebiliyor."

Kayarak duvarları aşma becerisinin yanı sıra onlarla bir özgün etkileşimi daha var: duvardan vurma.

"VALORANT'ta en sevdiğim şeylerden biri duvardan vurma," diyor August. "İnce duvarlar ve benzeri yüzeylerin arkasından birilerini vurmak oluyor bu. Rakibinizi göremeseniz de duyuyor olabilir ve böylece onu bir duvarın ardından vurabilirsiniz. Zeri'nin W'su da aslında böyle. Bir el ateş ediyor ve duvara isabet etmesi durumunda duvarın ötesine geçiyor ve öbür taraftaki rakiplere isabet ediyor. Aslında bir nevi bir Operator atışından ilham alınarak tasarlandı ama LoL'ün duvarları VALORANT'ınkinden epey farklı. Bu "LoL'deki bir duvardan OP atışı yapmaya çalışsam ne oldur?" sorusuna bir cevap teşkil ediyor. LoL'deki atışlar halihazırda duvarları aşabildiği için Zeri'nin atışının duvara değdiğindeki etkisi epey özel olmalı.

Yıldırımların Kraliçesi

Zeri'nin geliştirilmesi başlarken özgün silah kullanımından başka bir hedef daha vardı: Aynı anda hem bir LoL şampiyonu hem de bir VALORANT ajanı oluşturmak. LoL oyuncularının yaklaşık %20'si VAL oynuyor. Bu yüzden yabancılık çekmeden oyunu satmanız için aşina olduğunuz tipte şampiyonlar üretip üretemeyeceğimizi merak ediyorduk. Ve dürüst olalım, epey zorlayıcıydı.

LoL ve VALORANT'ın çok bir ortak noktası yok... Yampiri Yengeç hariç tabii (huzur içinde yatsın). Ama iki oyunda da bulunan benzerliklerden biri, oynanabilir karakterlerin özgün güç kaynaklarına sahip olması.

"VALORANT'ta Riot Sojyoo ve kıdemli konsept tasarımcılardan biri olan Konstantin 'Zoonoid' Maystrenko'yla yakından çalışmıştık, beyin fırtınalarımızla çok sayıda fikre ulaşmıştık," diye anlatıyor Konsept Tasarım Lideri Gem "Lonewingy" Lim. "Bir sürü fikrimiz vardı! Origami kağıdıyla büyüler, grafiti, sis ve is, ışık büyüleri, sıvı metal ve cıva, insan yazıcı, beyzbolcu kız, sanal gerçeklikte oyun oynayan kız... Sonra biri elektrikli yılan balığı gibi ışık saçan bir kız fikrini ortaya attı ve hepimiz bunun epey havalı olduğunu düşündük."

Runeterra'lılar nereli olursa olsun büyü gücüyle doğabilir. Piltover ve Zaun gibi bölgelerdeki insanların büyü gücüyle doğma ihtimali Ionia'lılarınkinden az olsa da imkânsız değil. Ve memleketi ikiz şehirler olan bazı büyü kullanıcısı şampiyonlarımız olsa da çoğu bu gücü hextech ve kimyasal teknolojilerden alıyor.

Zeri'nin büyü gücü sanki bir canlı aküymüş gibi kendi içinden ortaya çıkıyor ve epey güçlü. Epey derken, gerçekten inanılmaz güçlü. Çok genç ve bu gücü istikrarlı bir şekilde nasıl kullanabileceğini henüz keşfetmemiş olduğu için bazen bu güç kontrol edemediği şekillerde ortaya çıkabiliyor.

"Zeri henüz güçlerini keşfetme aşamasında. Vi, Viktor ve Jayce gibi yaşı daha büyük ve kendinden daha emin Piltover ve Zaun şampiyonlarından bir hayli farklı," diye anlatıyor Hikâye Yazarı Michael "SkiptoMyLuo" Luo. "Bu açıdan Ekko'yla benzerlikleri var. Ama Zeri, büyüsünün çalışması bakımından farklı. Henüz güçlerini kontrol edemiyor, hatta biraz sakar. Kolayca gerilebilen, tez canlı bir karakter. Oradan buraya koşturuyor ki bu, elektrik temasına epey uyuyor çünkü hep çok hızlı. Bence bu duygusal ve çarpıcı kişilik August'un oynanış fikriyle epey iyi gidiyor."

Zeri'nin ultisi onun yüksek enerjisinin, elektrikli halinin dışavurumu. Acayip gaza geliyor, dünyalara karşı koymaya hazır hale geliyor ve elektrik enerjisiyle dolup taşıyor. Oyun içinde bu, dev miktarda saldırı hızı ve hareket hızı kazanması, savaşa dalması ve gücünü ne kadar güzel kullandığını görüp gaza gelmesi anlamına geliyor.

Ama bu kadar güçlü bir büyünün dezavantajları da var.

Güçlü duygulara kapılıp kontrolünüzü biraz kaybettiğiniz her durumda devamlı bir elektrik kaynağı olduğunu hayal edin. Ailenize sarılırken veya arkadaşınızla kucaklaşırken çok dikkatli olmanız gerekiyor. Kâbus gördüğünüzde bile kontrolünüzü kaybedebilirsiniz.

Dengesiz büyü gücüyle Zeri'nin Piltover sakinleri tarafından çözüm gerektiren bir sorun olarak görülmesi çok şaşırtıcı olmaz. Ama neyse ki Zeri Piltover'lı değil, Zaun'lu. Ve Zaun'un aykırı kişiler konusuna kendince bir yaklaşımı var. Büyüyü herkesin kullanımına sunmak yerine, topluluğu özgün kılan unsurları, tüm o kir ve pasın altında Zaun'u güzel bir şehir kılan şeyleri yüceltmeye odaklanan bir yaklaşım.

Bayanihan Ruhu Zaun'da

Yeni şampiyonlar üretirken göz önünde bulundurmamız gereken çok şey var: zorluk, oynanış tarzı, siluet vb. Ama bunların da ötesinde, dünyanın her yerinden oyuncuların kendilerini yakın hissedebileceği, kendilerinden bir parça bulabileceği bir şampiyonun olmasını istiyoruz.

Şampiyonlarımızın çoğunun üretiminde, onlar üzerinde çalışan geliştiricilerin hikâyeleri ve kültürlerinden esinlenilmişti. Örnek olarak Akshan'ın Bollywood'u anımsatan tavırları veya Samira'nın göçmenlik geçmişini düşünebilirsiniz. Zeri de farklı değil.

"Zeri'yi Filipinli yapmayı kafaya koymuştum. Sadece ben Filipinli olduğum için değil, oyunlar Filipinler'de çok önemli bir yere sahip olduğu ve özellikle de Filipinli kadınlar olarak oyunlarda yeteri kadar temsil edilmediğimiz için. Hatta şöyle bir düşünürsem... Sanırım şu ana kadar gördüğüm dört tane Filipinli oyun karakteri var," diyor Lonewingy. "SkiptoMyLuo elektrikli yılan balığı fikrini ortaya attığında ben de..." Gülmesiyle cümlesi yarım kalıyor. "Ben de Zaun'lu orta sınıf bir ailenin güçlerini kontrol edemeyen kızı hakkında bir ilkokul hikâyesi yazdım. Güçlerini kontrol edemediği için mahallesinde elektrik kesintilerine sebep oluyor... ki elektrik kesintileri Filipinler'de çok sık görülür! Bir elektrik santralindeki tüplerden birine denizanası kaçtığı için çok büyük bir elektrik kesintisi yaşadığımız oldu!"

Yani aklımdaki kız neşeli, sakar biriydi. Ve bana... Nasıl desem? Sanki tanıdığım biriymiş gibiydi," diyor Lonewingy ve gülümsüyor. "Takalotça'da 'kababayan' diye bir kelimemiz var. Köyünden, mahallenden veya herhangi bir yerden tanıdığınız Filipinlileri tasvir etmek için kullanırsınız. Büyük bir aileyiz ve köyümüze öncelik veren bir kültürümüz var. Herkese yardım etmemiz gerektiğine inanırız. Zaun'u mahalle kültürüne sahip olan bir yer olarak gördüğüm için Zeri'nin Filipin kültürünün bu yapıtaşına sahip olmasını istiyordum. Sonra SkiptoMyLuo benim saçma hikâyemi alıp çok daha iyi bir hale getirdi."

(SkiptoMyLuo mikrofonunu kapatıyor ve bu yoruma yüzünü buruşturuyor.)

"Bu konuşmalar çok ilham vericiydi! Her birine tutunabildiğim kadar tutundum, özellikle de sevimli bir sakar olmasına. Zaun'un epey karanlık, tehlikeli ve distopik bir çevreyle oluşturulmuş büyüleyici bir havası var. Bu ortamda hayatta kalmak kolay değil," diyor SkiptoMyLuo. "Ama öte yandan, zamanla hepimize kendini sevdiren bir güzelliği de var. Zaun'un kâğıda alınıp unutulmaması gereken bir şehir olduğu hissiyatını arttıran Ekko gibi sevilesi karakterler var. Ve bence Zeri gibi şampiyonlar bunun farklı bir şekilde yansıtılabilmesini sağlıyor. Olay onunla alakalı değil; ailesi ve etrafındaki tüm Zaun topluluğu hakkında."

Yani Zeri'nin o inanılmaz büyük ve kontrol etmesi zor gücü... Mahallesi ve ailesi resme burada dahil oluyor.

Zeri'nin sahip olduğu her şey ve karakterinin her noktası çok zengin kimya baronlarından ya da şirketlerinden gelmiyor. Hepsi dahil olduğu topluluklardan geliyor. Bir komşusunun artık giymediği için ona verdiği ceketi, ailesini kucaklayabilmesi için güçlerini azaltmak amacıyla babası tarafından düzenlendi. Silahı annesinin sevgi dolu ellerinde, gücünü kontrol etmesine yardımcı olmak isteyen komşularının bulduğu sanayi hurdalarından yapıldı. Ve karşılığında hiçbir şey istemediler. Ama Zeri için hiçbir şey yeteri kadar iyi değil. Ona gösterdikleri karşılıksız sevgi ve desteğin karşılığını bir şekilde geri vermeli. İşte bu yüzden onlar için savaşıyor. Zaun için.

"Bence... Bence Zeri'nin karakterinin geldiği noktayla hepimiz gurur duyuyoruz," diyor SkiptoMyLuo gülümseyerek. "Lonewingy Filipinler'de toplulukların ne kadar önemli olduğundan bana ilk bahsettiğinde bir anda her şey kafamda oturdu: Zeri, mahallesinin elinde yetişen bir kahraman. Oyun tasarımı, hikâye anlatımı ve konsept bir araya geldiğinde çok hoş bir uyum oluyor. Mükemmel falan değil ama Zaun'dakiler arasında öne çıkıyor ve ortama neşe ve eğlence katıyor. Fakat Seraphine gibi karakterlerin aksine memleketinin karanlık gerçeklerini anlıyor. Saf değil ve dünyayı kurtarmak için daha kaç fırın ekmek yemesi gerekse de tüm sakarlığına rağmen elinden geleni yapıyor."

Ne şanslı ki topluluğu olan Zaun tökezlediğinde onu tutmaya hazır."